Ortadoğu Halklarına Sesleniş

 

 

İnsanlık tarihi boyunca; yeryüzünde milyarlarca insan yaşamıştır. Bu insanların bazıları bir araya gelerek büyük toplumları oluşturmuşlar ve kendilerine ait büyük medeniyetler kurmuşlardır. Bazıları ise ya toplum olmayı başaramamışlar ya da toplum olmayı başarmışlarsa da kendilerine ait medeniyetler kurmayı başaramadıklarından diğer toplumların kurdukları medeniyetlerin gölgesinde yaşamışlardır. İşte dünya tarihi, bu toplumların ve medeniyetlerin etkileşimini anlatmaktadır.
Ortadoğu, insanlık tarihi boyunca her zaman ön planda olmuş bir coğrafyadır. Burada yaşayan insanlar, büyük toplumlar olmayı başarmış ve büyük medeniyetler inşa etmişlerdir. Dünya tarihine yön veren ve insanlığın yeryüzü serüvenini şekillendiren Ortadoğu insanı, Dünya kültür mirasına çok büyük katkı sağlamış ve kendi coğrafyası dışında kurulmuş olan birçok medeniyetin inşasında da önemli bir paya sahip olmuştur. Medeniyetlerin birbirleri ile olan ilişkilerinde her zaman baskın karakter olarak bir adım öne çıkan Ortadoğu medeniyetleri, diğer dünya medeniyetleri için önemli bir referans kaynağı olmuştur.
Geçmişte bu denli mühim bir role sahip olan Ortadoğu insanı, günümüz dünyasında etkisizleşmiş ve önemsizleşmiştir. Kendi coğrafyasında hiçleşen, kendi topraklarında hükümsüz hale gelen Ortadoğu halklarının, kendisine hayrı dokunacak mecali kalmamıştır. Küresel güçlerin şamar oğlanı haline gelen ve kendi bataklığında her geçen gün daha fazla çamura batmakta olan Ortadoğu, kendini daha nereye kadar tüketmeye devam edecektir. Dünya medeniyet sahnesindeki onurlu rolünü kaybedip düşüşe geçen Ortadoğu, hala dibi görmedi mi? Küresel güçlerin oyuncağı haline gelen Ortadoğu, düştüğü gözyaşı ve kan kuyusunda hala dibi bulamadı da, dibin dibini mi arıyor. Bu haysiyetsiz ve aşağılayıcı vaziyetin bir sonu olmayacak mı?
Yeryüzünün başka coğrafyalarında yaşayan insanlar, Ortadoğu’ya hükmetmekte ve Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışmaktadırlar. Ortadoğu’yu dingonun ahırı olarak gören, burada ellerini kollarını sallayarak gezmeyi marifet sayan Küresel güçler, Ortadoğu’da keyfince hareket etmeyi ve burası için plan proje üretmeyi kendilerinin en doğal hakkı olarak görmektedirler. Küresel güçler bunu yaparken en büyük cesareti Ortadoğu devletlerinin pasifliğinden almaktadırlar. Ortadoğu devletlerinin pasifliğinin en önemli iki sebebi ise, bilinçsiz halk ve basiretsiz devlet adamlarıdır.
Geçmişte büyük devletler kuran ve köklü medeniyetler inşa eden Ortadoğu insanının, bu gün itibariyle bu denli bilinç yoksunu bir duruma düşmesi oldukça manidardır. Ortadoğu halkları, geçmişte, sadece kendileri için güzel bir hayat kurmakla kalmamış, aynı zamanda tüm yeryüzü için örnek teşkil edecek bir yaşam biçimi oluşturmayı başarmışlardır. Ortadoğu insanı, sadece kendi coğrafyasında barış, huzur ve refahı tesis etmenin ötesinde, tüm dünyanın, barış, huzur ve refah içinde yaşaması için gayret göstermiş ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.
Ortadoğu’nun bu günkü durumunu izah ederken, gelinen noktayı, Ortadoğu’nun salt kendi iç dinamikleriyle izah etmeye kalkmanın ne kadar yanlış olacağı herkesçe malumdur. Günümüz Ortadoğu’sundaki berbat ve sefil tablonun ortaya çıkışında, Ortadoğu’nun kendi iç dinamiklerinin fonksiyonu tabiî ki çok büyüktür. Lakin Ortadoğu’nun bu hale gelmesindeki ana etken, dış dinamiklerdir. Ortadoğu, ne geçmişte, ne bu gün, ne de yarın, velhasıl hiçbir zaman kendi başına bırakılmamış ve bırakılmayacaktır. Ortadoğu, her daim Küresel Güçler tarafından şekillendirilmeye çalışılmıştır ve gelecekte de şekillendirilmeye devam edecektir. Bu şekillendirme bazen çaktırmadan, sevdirerek yapılırken; bazen de açık açık, göstere göstere, zor kullanılarak, şiddet yoluyla ve cebren yapılmaktadır.
Ortadoğu, bu kafayla gittiği müddetçe, çekecek daha çok çilesi var demektir. Kendisine dahi acımaktan aciz duruma düşmüş olan Ortadoğu insanına, Ortadoğulu olmayanların acımasını beklemek ve yaralarına merhem olmasını ummak büyük bir hayalcilik olur. Vicdansızlaşan, ahmaklaşan ve akıl tutulması yaşayan Ortadoğu halklarının, kendine faydası dokunmadığı gibi yakın ve uzak komşularına da bir yararı bulunmamaktadır.
Her şeye rağmen, gelinen nokta itibariyle durum ne kadar kötü olursa olsun, Ortadoğu insanı bu vahim gidişe bir dur diyebilir. Bunca olumsuzluğa ve tersliğe rağmen, iyi ve güzel şeyler yapmak her zaman mümkündür. Burada öncelikle yapılması gereken, Ortadoğu’nun mevcut durumunun çok iyi tahlil edilmesidir. Ortadoğu’nun içinde bulunduğu durum analiz edilirken; olayların herkesçe görülen bir yüzü olduğu gibi, bir de herkesçe görünmeyen bir yüzünün var olduğu bilinmelidir. Ortadoğu’da işlerin bu denli karışık ve çözümünün de bu denli karmaşık olmasının en önemli sebebi de budur zaten.Ortadoğu’da iyi ya da kötü her ne yaşanırsa yaşansın; olaylar hızlı ya da yavaş her ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin, bunun en büyük etkisini hissedecek olanlar yine Ortadoğu halklarıdır. Dünyanın öbür ucundan Ortadoğu’ya burnunu sokmaya çalışan Küresel güçlere hiçbir şey olmamaktadır. Akan gözyaşı da Ortadoğu insanınındır, akan kan da Ortadoğu insanınındır. Hal böyleyken Ortadoğu insanının kendi coğrafyasında yaşananlara seyirci kalması, Küresel güçler tarafından piyon gibi kullanılması asla düşünülemez. Bu gerçek ortada olmasına rağmen, Küresel güçlerin Ortadoğu’yu yönetmeye çalışması, Ortadoğu’ya şekil vermeye çalışması, Ortadoğu insanının büyük bir akıl tutulması yaşadığının en büyük kanıtıdır.
Yaşanan bunca acıdan sonra ve eğer bu gidişe bir dur denilmezse, bundan sonra yaşanacak acılar da düşündüğünde, Ortadoğu’da artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Acil bir çözüm gereklidir. Çözüm hemen üretilmeli ve uygulanmalıdır. Çözüm kalıcı olmalı ve daimi tatbik edilebilmelidir.
Ortadoğu insanına şu açıkça söylenmelidir ki;
“Ey Ortadoğu halkları!
Ortadoğu, sizindir. Bu topraklar size dedelerinizden kalmıştır. Sizden sonra da torunlarınıza kalacaktır. Bu toprakların değerini iyi bilin ve bu topraklara gereken kıymeti verin.
Ortadoğu, dünyanın en stratejik coğrafyasıdır. İyi değerlendirilirse büyük bir nimettir Ortadoğu. Büyük medeniyetler kuran atalarınız; güçlü devletler kuran dedeleriniz; tüm dünyaya barışı, huzuru ve refahı yayan ecdadınız bunun en büyük delilidir.  Ancak kıymeti bilinmezse ve hakkı verilmezse, büyük acılar yaşatır insana Ortadoğu. Kan ve gözyaşı bir anda sarıverir her yanını. Ortadoğu’nun bugün içine düştüğü durum meydandadır. Bunun içindir ki; Ortadoğulu olmak büyük bir sorumluluktur. Doğuştan gelir bu sorumluluk ve hakkını vermek zorundasındır. Hakkını veremezsen, bunu kanınla ödersin ya da en hafifi gözyaşınla.
Küresel güçlerin oyununa gelmeyin. Sizi bölmek, parçalamak isteyen Küresel güçlere karşı uyanık olun. Dostunuzmuş gibi görünen; ancak arkanızdan kuyunuzu kazan Küresel güçlere hiçbir zaman arkanızı dönmeyin. Küresel güçler geçmişte hiçbir zaman dostunuz olmadığı gibi, gelecekte de hiçbir zaman dostunuz olmayacaktır. Bu gerçeği bilmek ve buna göre yaşamak zorundasınız.
Sizin dostlarınız, öncelikle komşularınızdır. Bir Ortadoğu insanını en iyi yine bir başka Ortadoğu insanı anlar. Problemleriniz, sorunlarınız ortaktır. Çözümü dışarda değil içeride arayın. Sorunlarınızı birlikte tahlil eder, sorunlarınıza birlikte çözüm üretir ve yine çözümü birlikte uygularsanız başarıya ulaşırsınız.
Ortadoğulu olmak, Küresel güçlerin size anlattığı gibi alçaltıcı ve küçültücü bir şey değildir. Alçak olanlar, size bunca kötülüğü yapan Küresel güçler ve onların yerli işbirlikçileridir. İnsanlığını ve haysiyetini yitirmiş, kanla ve gözyaşıyla beslenen Küresel güçler ve onların yerli işbirlikçilerine karşı onurlu ve vakarlı duruşunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin. Ortadoğulu olmak bir övünç kaynağıdır. Ortadoğulu olmanın önemini ve değerini bilin ve buna layık olmaya çalışın.
Bir araya gelin, birlik olun, birleşin. Siz birlik olduğunuz sürece Küresel güçler size zarar veremez. Unutmayın ki; Küresel güçlerin en büyük stratejisi, sizleri bölmek ve parçalamak üzerine kurgulanmıştır. Bu yüzden Küresel güçler, sizleri birbirinize düşman etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır ve yapmaya da devam edeceklerdir. Sizler, ancak beraber hareket ettiğiniz sürece güçlü olabilirsiniz ve Ortadoğu’ya hükmedebilirsiniz bunu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Ortadoğu’yu hemen yarın kurtaramazsınız. Ortadoğu’yu kurtarmak, bu topraklarda barışı ve huzuru yeniden tesis etmek; refah seviyesini yükseltmek, öyle hemen bugünden yarına olabilecek bir şey değildir. Nasıl ki, Ortadoğu’yu bataklığa çevirmek Küresel güçlerin birkaç yüzyılını aldıysa, Ortadoğu’yu güzel günlere ulaştırmak da sizin en azından yarım yüzyılınızı alacaktır. Bu uzun bir zaman olarak görülmemelidir. Ortadoğu’nun kurtuluş mücadelesini bir insan ömrüyle sınırlı görmemek gerekir. Nesilleri aşan bir zaman diliminde, ustaca kurgulanmış bir planla, stratejik düşünerek ve taktik geliştirerek kurtarılabilir Ortadoğu.
Hiçbir zaman unutmayın ki; Ortadoğu sizindir, O’na sahip çıkın…”