Ortadoğu İnsanı, Ortadoğu'nun Birleşmesi Gerektiğine İkna Edilebilirse, Ortadoğu Birleşir



Dünya tarihi, insanların çıkardığı sayısız savaşa tanıklık etmiştir. Geçmişten günümüze değin yapılan bir sürü savaşa, akıtılan bunca kana, dökülen onca gözyaşına rağmen, insanlar hala akıllanmamış ve savaş çıkartmaktan geri durmamışlardır. Peki, bu kadar çok savaşı çıkaranlar kimlerdir? Yeryüzünde yaşayan tüm insanlar mı? Elbette ki hayır! Savaş isteyen çok az sayıdaki insan, ne yazık ki tüm insanlığı sayısız savaşa sürüklemiştir.
Tarih boyunca devletlerin başındaki yöneticiler, kendi ihtirasları doğrultusunda ülkelerini savaşa sokmaktan, halklarına tarifsiz acılar yaşatmaktan hiç çekinmemişlerdir. Her zaman kendi bildiklerini okuyan, doğruyu yanlışı kendi akıllarınca bulmaya çalışan, acımasız ve gaddar devlet adamları, yaptıkları savaşlarla ülkelerini büyük yıkımlara uğratmışlar ve vatandaşlarını perişan etmişlerdir.
Devlet adamlarının karşılıklı olarak birbirlerine düşmanlık etmelerinin ağır bedelini o ülkenin halkları ödemiştir hep. Siyasetçilerin birbirlerine güttükleri kin ve nefretin faturası, o ülkenin insanlarına kesilmiştir daima. Gözü dönmüş politikacıların; mal – mülk, mevki – makam, şan – şöhret sevdası, milletlerin başını yakmış, ülkeleri enkaz haline getirmiştir her daim. Askerlerin, herkese ve her şeye tahakküm etme hırsı, insanların canını feci şekilde yakmıştır her seferinde.
Artık devir değişti. İnsanlar, siyasetçilerin, devlet adamlarının, politikacıların, askerlerin ve onların yandaşlarının söylediklerine inanmak, boş sözlerine aldanmak, anlattıkları palavralara kanmak zorunda değiller. İnsanlar; gerçekleri bizzat görerek, hakikati idrak edip, yapılması gereken şeyleri devleti yönetenlerden beklemeden, bizzat kendileri yerine getirerek, siyasetçilerin peşine takılmadan, kendi bildikleri doğru yolda, politikacıların güdümüne girmeden, Hak ve Adalet istikametinde kararlar vererek, ülkelerinin geleceklerini tayin etme kararlılığını ortaya koyabilirler.
Bilişim teknolojileri, günümüzde inanılmaz bir noktaya geldi. Bilgiye ulaşma, bilgiyi üretme ve bilgiyi yayma konusunda büyük bir hız yakalandı. Bilginin niceliği hususunda büyük bir gelişme yaşanırken, bilginin niteliği hususunda aynı şeyi söylemek pek mümkün olmasa da; geçmiş ile bugün kıyaslandığında; bilgiye ulaşılması, bilginin üretilmesi ve bilginin yayılması mevzularında çok büyük aşamalar kat edildiği aşikârdır. Hal böyle olunca; eskiden mümkün olmayan birçok şey, artık yapılabilir hale gelmiş, geçmişte hayal bile edilemeyen şeyler, artık çok rahat gerçekleştirilebilir olmuştur.
Günümüzde insanlar, kendi imkânları ile bilgiye kolayca ulaşma, bilgiyi özgürce üretme ve bilgiyi hızlıca yayma olanaklarına sahip olduklarından; geçmişte olduğu gibi kötü siyasetçilerin, beceriksiz devlet adamlarının, art niyetli politikacıların ve hırslarının esiri olmuş askerlerin söyledikleriyle yetinmek, anlattıklarına inanmak ve çekildikleri her yöne gitmek mecburiyetinde değiller. Bilişim teknolojilerinin sağladığı bunca fırsata rağmen, gerçeği aramak ve hakikati anlamak yerine, kendisine söylenen yalanlara inanmayı tercih eden insanların ahmaklığına söylenecek bir söz bulunmamaktadır.
Ortadoğu coğrafyasında, başıboşluğun olmadığı ve otoritenin sağlandığı zamanlarda barış içinde, huzur dolu ve refah seviyesi yüksek bir hayat yaşanmıştır. Geçmişte Ortadoğu’da otoritenin kurulması, fetih düşüncesi ile olmuştur. Yani güçlü bir devlet ortaya çıkmış ve Ortadoğu’daki diğer tüm devletleri ya yıkarak ya da himayesi altına alarak tek bir devlet kurmuştur. Yıktığı devletler tekrar kurulmak için ayaklandığı zaman ya da himayesi altına aldığı devletler başkaldırdığı vakit, güç kullanarak onları bastırmış ve otoritesini her ne pahasına olursa olsun devam ettirme yoluna gitmiştir.
Fetih düşüncesi ile hareket ederek, Ortadoğu’nun bir kısmına veya neredeyse tamamına hâkim olmayı başarmış birçok devlet görülmüştür tarihte. Osmanlı Devleti, fetih düşüncesi ile Ortadoğu’ya hâkim olmuş ve yüzyıllar boyunca Ortadoğu’nun aşağı yukarı tamamında hüküm sürmüş son devlettir.
Tarihi olaylar incelenirken; yaşandığı zamanın ve coğrafyanın özellikleri göz önünde bulundurularak tahlil edilmelidir. Geçmişte yaşananlar, bugünün şartlarına göre değerlendirilmeye çalışılırsa büyük yanılgılara düşülür. Yani geçmişte fetih düşüncesi sayesinde Ortadoğu’da birlik ve beraberliğin sağlandığı, istikrarın temin edildiği, bölünmüşlüğün giderilerek, tek bir otorite kurulduğu tarihi bir gerçekliktir. Bunun nedenleri, niçinleri, sebepleri, sonuçları tarihin o dönemi ve o coğrafyasının realitesinin bir yansımasıdır. Fetih düşüncesi; o gün için, o coğrafyada, o şekilde hayat bulmuştur; fakat bugün için çok daha farklı bir şekilde hayat bulacaktır.
Ortadoğu’nun bölünmüşlüğünü gidererek, otoriteyi temin etmek ve başıboşluğa son verip, istikrarı sağlamak; bugün için de ancak ve ancak fetih düşüncesi ile yapılabilir. Lakin bugünün fetih düşüncesi, geçmişin fetih düşüncesinden çok farklı olacaktır. Geçmişin fetih düşüncesinde, önce toprakların fethi, sonrasında ise gönüllerin fethi amaçlanmaktaydı. Günümüzün fetih düşüncesinde ise öncelikle zihinlerin fethi, sonrasında ise gönüllerin fethi amaçlanacaktır.
Günümüz şartlarında, Ortadoğu coğrafyasını bütünleştirmek için, toprakları fethetmek yerine, zihinleri fethetmek lazımdır. Zihin fethetmek, toprak fethetmekten kolaydır. Kan ve gözyaşı dökülmez. Maddi ve manevi yıkıma neden olmaz. İnsanların vücudunda ve yüreğinde yaralara yol açmaz. Her şeyden önemlisi ne insan, ne de başka bir canlının ölmesine gerek kalmaz.
Böylesine önemli ve faydalı olan zihin fethini gerçekleştirmek için yapılması gereken iki şey vardır; birincisi bilgiyi üretmek, ikincisi bilgiyi yaymak. Yani; Ortadoğu’nun birlik olması, birleşmesi gerektiğine dair bilgiyi üretmek ve bu üretilen bilgiyi tüm Ortadoğu insanına ve Ortadoğu halklarına iletmek, zihinlerin fethi için zaruridir.
Ortadoğu insanına, akla ve mantığa uygun olarak, birlik olmanın önemi ve birleşmenin gerekliliği anlatıldığı takdirde, Ortadoğu insanının gönüllü olarak, bilerek ve isteyerek; birlik olmayı, birleşmeyi arzu edeceğinden emin olabilirsiniz. Bunu sağlamak için; Ortadoğu’nun birlik olması ve birleşmesi gerçeği, öylesine güzel ele alınmalı ve geçmişten geleceğe konu öylesine maharetli bir şekilde işlenmelidir ki, duyan herkesin tasdik edeceği, okuyan tüm insanların onaylayacağı bir fikir olabilsin.
Ortadoğu’nun birlik olmasına ve birleşmesine karşı olanların soracağı her türlü soruya, akıl ve mantık çerçevesinde en iyi cevabı verebilecek genişlikte bir düşünce derinliğine sahip olan, kendi içinde tam ve eksiksiz bir tutarlılığı barındıran, çok ince bir zekânın ürünü olarak tasarlanacak olan Birleşik Ortadoğu fikrinin, tüm Ortadoğu’yu peşinden sürüklemesi pekâlâ mümkündür.
Eskiden insanlara bilgiyi ulaştırmak oldukça zordu, hatta bazen imkânsızdı. Şimdiyse bilgiyi insanlara ulaştırmak öylesine kolay hale geldi ki; geçmişin aksine bazı zamanlar bilgiyi saklamak imkânsızlaştı. İster tek tek bireylere olsun, ister kitleler halindeki büyük insan topluluklarına olsun, bilgiyi iletmek rahatlıkla mümkün. Doğru yöntem ve uygun teknikler kullanılarak, çok kısa zamanda çok sayıda insana, doğrudan veya dolaylı olarak bilgiyi nakletmek olası hale geldi.
Ortadoğu insanının büyük bir kısmı, iletişim teknolojilerini kullanabiliyor. Günümüzde çok az bir Ortadoğu insanının iletişim teknolojilerinden uzak kaldığı söylenebilir. Bugün için iletişim teknolojilerine yeterince ulaşma imkânı bulamayan az sayıdaki Ortadoğu insanının da, yakın bir gelecekte iletişim teknolojilerini kullanma olanağına kavuşacağı açıktır. İletişim teknolojilerinin farklı unsurları optimal bir şekilde kullanılarak, Ortadoğu insanının çok büyük bir kısmına, Birleşik Ortadoğu fikrini doğrudan veya dolaylı olarak ulaştırmak pekala mümkündür.
Ortadoğu insanının, bilişim teknolojilerini kullanma biçimlerini ve alışkanlıklarını ayrıntılı bir şekilde analiz ederek, en uygun iletişim kanallarını ve iletişim metotlarını belirleyerek, kısa zamanda büyük kitlelere hitap etme olanağı yakalanabilecektir. Burada karşılaşılacak en büyük sorun, Ortadoğu’nun birlik olmasını ve birleşmesini istemeyen Küresel Güçler ve onların yerli işbirlikçilerinin düzenleyeceği saldırılardır. Son birkaç yüzyıldır, Ortadoğu’yu bölmek, karıştırmak, istikrarsızlaştırmak için ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapan Küresel Güçlerin, Birleşik Ortadoğu fikrine hücum ederek, engellemeye ve yok etmeye çalışacakları kesindir.
Gerçekte; Ortadoğu halkları arasında kin ve nefret, Ortadoğu’da yaşayan milletler arasında herhangi bir husumet, Ortadoğu’ya mensup insanlar arasında anlaşmazlık ve çekememezlik yoktur. Varmış gibi gösterilen şeyler, Küresel Güçler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından icat edilmiş uydurma şeylerdir. Elbette ki geçmişte Ortadoğu’da birçok olumsuzluklar yaşanmıştır. Tarihin tozlu sayfaları karıştırıldığında; Ortadoğu’da kin, nefret, husumet ve birçok anlaşmazlığın varlığı görülecektir. Ama onların hepsi geçmişte kalmıştır. Bugün için hiçbir karşılığı bulunmamaktadır ve eski defterleri karıştırmanın da bir lüzumu yoktur.
Bunun içindir ki; Ortadoğu, kendi içinde bir araya gelebilir, birlik olabilir ve birleşebilir. Ortadoğu insanı, birleşmeyi gerçekten isterse bunu başarabilir ve Allah’ın izniyle de buna hiç kimse mani olamaz. Amerikalılar bunu başarmıştır. Geçmişte döktükleri onca kana rağmen, bir araya gelerek Amerika Birleşik Devletleri’ni kurmuşlardır. Avrupalılar da bunu başarmıştır. Tarihte çok kanlı savaşlar ile birbirlerini öldürmüş olmalarına rağmen, bir araya gelerek Avrupa Birliği’ni kurmuşlardır.