Ortadoğu'ya Birlikte Düşünme Çağrısı

 

 

20. yüzyılda, sınırları cetvelle çizilmiş birçok devlet kuruldu Ortadoğu’da. Bu devletler ne yazık ki Ortadoğu’da huzuru tesis edemediler. Aradan yüzyıllık bir zaman geçmeden Ortadoğu’da büyük bir kaos yaşanmaya başlandı.
21. yüzyıla gelindiğinde Ortadoğu’da yeni haritalar çizme ve yeni devletler kurma planları konuşulmaya başlandı. Yüzyıldır gelmeyen barış, huzur ve refah, sanki bu sayede Ortadoğu’ya gelecekti.
Ortadoğu haritasını yeniden çizme planları yapan küresel güçler, mevcut durumda var olmayan barışı, huzuru ve refahı bile çok görmüşlerdi Ortadoğu’ya. Küresel güçlerin, Ortadoğu’da seyretmek istedikleri tablo, şimdikinden çok daha vahim bir tabloydu. Tamamen gözyaşıyla ıslanmış, tamamen kana bulanmış bir Ortadoğu canlandırıyorlardı kafalarında. Öyle ki; Ortadoğu’da canı yanmamış bir insan, yüreği dağlanmamış bir kişi kalmasın. Ortadoğu halkları topyekun acı çeksin; Ortadoğu’ya yapılan zulümden herkese muhakkak bir pay düşsün.
Ortadoğu insanının gözü hep yaşlı olsun. Gözü yaşlı olsun ki; dünyada gerçekten neler olup bittiğini hiçbir zaman göremesin. Küresel güçlerin, kendilerine ne biçim zulümler yaptığını idrak edemesin. Hatta gözyaşları o kadar çok aksın ki; nihayet bu gözyaşı seli Ortadoğu halklarının gözünü kör etsin. Küresel güçler, onlara ne yaparlarsa yapsınlar; hiçbir kötülüğü fark edemesinler. Ortadoğu’da o kadar çok kan aksın ki; her yer kırmızıya boyansın. Ortadoğu’da gökkuşağının hiçbir rengi görünmesin, sadece kırmızı görünsün. Kırmızı, yeri ve göğü kaplasın. Küresel güçler, oluk oluk akan kanı, karşıdan bakıp seyretsinler. Hiçbir müdahalede bulunmadan, sonu ne zaman gelecek diye endişelenmeden akan kanı izlesinler. Yeter ki onların çıkarları zedelenmesin, global dengeler sarsılmasın.
Ortadoğu’nun hali böylesine perişan bir vaziyetteyken ve ilerleyen zamanlarda daha da kötüleşeceği biliniyorken, Ortadoğu devletlerinin çözüm üretmek için hiçbir adım atmamaları oldukça manidardır. Ortadoğu halkları ve devlet adamları, bugün çözemedikleri sorunların, yarın daha da büyüyüp karşılarına dikileceğini bilmelidirler. Çözüm için derhal bir adım atılmalı ve en kısa zamanda gerçeklerle yüzleşilmelidir.
Aslında her şey apaçık ortadadır. Ortadoğu’ya barışı, huzuru ve refahı getirecek tek şey birlik ve beraberliktir. Ancak bu durum hiç gündeme getirilmiyor. Çözüm kisvesi altında çözümsüzlüğü körükleyen küresel güçler, hiçbir zaman Ortadoğu’da birlik ve beraberlikten bahsetmedikleri gibi, aksine Ortadoğu’daki devlet sayısını da arttırmayı planlamaktadırlar.
Ortadoğu’daki problemlerin çözümü; Ortadoğu’nun dışında değil, Ortadoğu’nun içinde aranmalıdır. Ortadoğu için kesin ve kalıcı çözümleri, yine Ortadoğu’nun kendisi üretebilir. Ortadoğu coğrafyasının dışından yapılacak yönlendirmeler ve müdahaleler ile Ortadoğu’ya barış, huzur ve refah getirilemez. Ortadoğu ülkeleri bir araya gelip, kendileri için en iyi çözümü yine kendileri üreteceklerdir.
“Birleşik Ortadoğu” fikrini ortaya koymaktaki yegâne amaç; beyinleri zorlamak ve insanları alternatifleri görmeye yöneltmektir. Ortadoğu’ya günlük siyasetle, kısa vadeli politikalarla bir çözüm üretmek mümkün değildir. Uzun vadeli, hatta çok uzun vadeli stratejiler üretildiği takdirde, Ortadoğu için gerçek çözümler üretilebilir. Bu da kolaycılıktan kaçmakla, zor olanın peşine düşmekle olur. İmkansız gibi görünen alternatifleri görmek ve bunlar üzerinde kafa yormak gerekir. Ortadoğu’nun uzun vadeli plan ve projelere ihtiyacı var. Kısa vadeli stratejilerle Ortadoğu gibi zor bir coğrafyada hareket etmek olası değildir. Geniş bir vizyonla, bugünden atılacak sağlam adımlarla geleceği şekillendirmek mümkün olabilir.
Ortadoğu’ya barışın, huzurun ve refahın gelmesi için, Ortadoğu devletlerinin bir araya gelmesi, birlik olması, birliktelik kurması, birleşmesi şart. Lakin Ortadoğu devletlerinin, nasıl bir birliktelik kurması gerektiği, nasıl bir araya geleceği, nasıl birlik olacağı, nasıl birleşeceği hususunda bugünden bir şeyler söylemek mümkün değildir. Bu uzun soluklu bir süreç. Zaman geçtikçe, kendi içinde olgunlaşacak ve şekillenecek bir sürece ihtiyaç var. Ortadoğu’nun kendi dinamikleri tarafından dizayn edilecek ve benzersiz bir model inşa edilecektir. Ortadoğu, geçmişten geleceğe uzanan kendine özgü medeniyet anlayışı ile bunu başarabilecek kapasiteye sahiptir.
Ortadoğu devletlerinin, her şeyden önce “Birlikte Düşünme”yi öğrenmeleri gerekmektedir. Bir araya gelip düşüncelerini paylaşmaları, Ortadoğu’da ve dünyada yaşanan olaylara hep beraber bir yorum getirmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Bir masanın etrafında toplanıp konuşmaları ve üçüncü bir kişinin aracılığı ve yorumu olmaksızın, birbirlerini dinleyip anlamaya çalışmaları bile çok büyük bir adımdır.
Ortadoğu devletlerinin en büyük problemi diyalogsuzluktur. Ortadoğu ülkeleri, samimi duygularla bir araya gelip birbirlerini dinlemekten acizdirler. Tabi ki bu tespiti yaparken on beş Ortadoğu ülkesinin hepsini de aynı özelliklerle nitelendirmek mümkün değildir. İçlerinden bazıları, bir araya gelip birbirini anlama gayreti ve hevesinde olabilir. Ancak bunlar azınlıkta kalmaktadır ya da bu istekleri için yeterince azimli olmadıklarından, diğerlerini de bir araya getirmek için yeterli iradeyi gösterememektedirler. Ve Ortadoğu devletleri birbirlerine uzak durdukları sürece, Ortadoğu coğrafyasında büyük ya da küçük her şey büyük bir soruna dönüşmekte ve belki de çok basit önlemlerle ortadan kaldırılabilecek olumsuzluklar çok büyük sorunlara dönüşmektedir. Bu durum Ortadoğu insanının çok büyük acılar çekmesine neden olmakta ve Ortadoğu’daki istikrarsızlık ve kaos artarak uzun yıllar devam etmektedir.
Ortadoğu’da, her ne şekilde ve biçimde olursa olsun kurulabilecek bir birlikteliğin ilk adımı; Ortadoğu ülkelerinin birbirini anlaması ve önemsemesidir. Birbirine değer veren ve birbirinin sözünü dinleyen ülkeler, kendileri için çok önemli kazanımlar sağlayacak ve muhtemel bir birlikteliğin de ilk adımlarını atmış olacaklardır. Çok basit bir dayanışma ile başlayan birlikte hareket etme olgusu, zamanla kapsamlı bir birleşmenin de ilk kıvılcımları olabilecektir.
Hangi şekil ve şartlarda olursa olsun, Ortadoğu’daki olası bir birleşme, bu coğrafyada bulunan her ülkeye fayda sağlayacaktır. Ortadoğu’daki barışın, huzurun ve refahın teminatını oluşturacak olan bu birliktelik, sadece Ortadoğu’da istikrarı sağlamakla kalmayıp tüm dünyanın da huzur ve barışına katkı sağlayacaktır.
Bugün için Ortadoğu’da birleşmeden bahsetmek, ütopya ve hayalcilik olarak görülebilir. Günümüz Ortadoğu’su için çok zor görünse de geleceğin Ortadoğu’sunda hayata geçirilebilecek bir birleşme için bugünden adımlar atılması gerekmektedir. Bugün atılacak küçük ve cılız adımlar, yarın ki büyük hamlelerin temelini oluşturacaktır.
Ortadoğu devletleri; Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen kendi geleceklerinde söz sahibi olmak istiyorlarsa, başkalarının tasarladığı bir Ortadoğu’da değil de; kendi şekillendirdikleri bir Ortadoğu’da yaşamak istiyorlarsa, muhakkak bir araya gelmek zorundadırlar. “Birleşik Ortadoğu”, “Ortadoğu Birliği”, “Ortadoğu Topluluğu”, “Birleşik Ortadoğu Devletleri”, “Birleşmiş Ortadoğu Ülkeleri” vb. adlar altında birliktelik kurulabilir.
Birleşmenin veya birlikteliğin çok değişik çeşitlerinden biri olabilir. Her ne olursa olsun, öncelikle önemli olan; “Ortadoğu devletlerinin birlikte düşünebilme” azmini göstermeleri ve bunun için yeterince gayret sarf etmeleridir. Ortadoğu’nun birlikte düşünmesinden, ortak sorunlarına, ortak çözümler aramasından daha doğal ne olabilir ki. Aklın yolu birdir. Ortak akıl çerçevesinde en isabetli çözümlerin bulunması ve en işlevsel uygulamaların geliştirilmesi pekâlâ mümkündür. Ortadoğu insanının ve Ortadoğu devlet adamlarının; Ortadoğu’nun iyiliği için, Ortadoğu’nun yarınları için, kendi gelecekleri için “Hep birlikte düşünmeyi” öğrenmeleri gerekmektedir. Eğer birlikte düşünmeyi başarabilirlerse, birlikte hareket etmeyi de başarırlar. Birlikte hareket etmeyi başarırlarsa, birlikte mücadele etmeyi de başarırlar. Ve nihayetinde birlikte yaşamayı ve birlikte hissetmeyi de başarırlar. Ve sonunda tüm Ortadoğu tek yürek olur ki, işte o zaman barış, huzur ve refah gerçekten Ortadoğu’ya gelir.