Ortadoğu İnsanı Ne Hissediyor

Ortadoğu, halkı ile barışık olmayan iktidarların, kendi gücünü keşfedememiş ülkelerin, dünya ile entegre olamamış devletlerin çoğunlukta olduğu bir coğrafya. Dış güdümlü hükümetlerin iktidarda olduğu, halkın yönetimde söz sahibi olamadığı devletlerin sayıca çok olduğu bir bölge Ortadoğu. Geri kalmış ekonomilerin, gelir düzeyi düşük insanların, fakirlikle boğuşan toplumların var olduğu bir yer Ortadoğu. Bu yüzden Ortadoğu mutsuz, Ortadoğu umutsuz, Ortadoğu huzursuz…
Şu halde Ortadoğu insanına bakmak lazım. Ortadoğu insanı, geçmişten bu güne ne durumda, geldiği nokta itibariyle ne hissediyor…
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü Ortadoğu’da kan bir türlü durmuyor. Bu topraklarda gözyaşı hiç dinmiyor. Bu insanların ya ülkeleri işgale uğruyor, ya iç savaş çıkıyor. İnsanlar, ya anlamsız yere öldürülüyor ya da yokluk ve sefalete mahkum ediliyor. Bu insanların hayatlarının hiçbir değeri yok. Yaşamalarının ya da ölmelerinin hiçbir önemi yok. Tüm dünyanın gözlerinin önünde katledilmelerinin ve bir hiç uğruna can vermelerinin, gerçekten hiç bir ehemmiyeti yok. Ölenler öldüğü ile kalıyor. Ölmeyenleri ise acı bir hayat bekliyor. Sağ kaldığına bile sevinemeyen insanların, iç burkan yaşam mücadelesi, yürekleri dağlıyor. Açlığın kol gezdiği topraklarda, hayatta kalmaya çalışıyor insanlar. Hep yokluk, hep yoksunluk var hayatlarında. Çaresizliğin pençesinde kıvranırken, acıyı iliklerine kadar hissediyorlar ne yazık ki…
Bir ülkenin insanı, bizzat bu acılara maruz kalırken; diğer bir ülkenin insanı, bunu ağlayarak seyretmek zorunda bırakılıyor. Yanı başındaki ülkede insanların öldürüldüğünü, aç bırakıldığını görmek ve hiçbir şey yapamamak acı veriyor ve belki de kahrediyor hepsini. Ama yapacak bir şeyleri yok. Ya da var; ama yapacak cesaretleri yok. Elleri kolları bağlı, olanları seyretmiyorlar tabiî ki, bu mazlum insanların dertlerine derman olmaya çalışıyorlar, lakin ne kadar, nereye kadar. Acıları dindirmek için kesin ve kalıcı çözümler üretilemediği sürece, yapılan yardımlar da yaraları sarmaya yeterli gelmiyor…
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü özgürlükleri kısıtlanmış. Zalim iktidarların baskısı altında yaşıyorlar, istedikleri gibi bir hayat süremiyorlar, kendilerini ifade edemiyorlar. Dünyada özgürlükler, insan hakları oldukça gelişmesine rağmen, kendi ülkeleri bu konuda bir hayli geri ve ileri bir adım atmaktan oldukça uzak.
İletişim teknolojileri çok gelişti. Yeryüzünde ne olup bitiyorsa, herkesin haberi oluyor artık. Dünyanın birçok yerinde özgürlükler ve demokrasiler hüküm sürerken, her yerde insan haklarından ve insanca yaşamaktan bahsediliyorken, Ortadoğu’nun bunlardan habersiz olması, bu gelişmelere duyarsız kalması düşünülemez elbette. İnsanların istekleri artıyor ve karşılanmadığında toplum geriliyor. Dünya, artık çok hızlı değişiyor. Çok değil, bundan 20 – 30 yıl önceki insan profili ve toplum yapısının karşılığını bugün için hayatın içinde bulmak neredeyse imkansız. Dünya bu denli hızlı değişirken, Ortadoğu’nun bazı ülkelerinin hala 20 – 30 yıl öncesinde kalmış olması, o günlerin hayat standartları ile yaşaması ne kadar mümkün olabilir. Değişime direnen, topluma özgürlüğünü, demokrasiyi ve insan haklarını hala vermeyen bazı Ortadoğu iktidarlarının, toplumdaki sosyal baskıyı ne denli arttırdığı ve toplumu nasıl bir kaosun içine sürüklediği ortadadır. Baskıcı uygulamalar, toplumun canını yakmakta, sosyal hayata yeterince katılamadığını düşünen insanların içini acıtmaktadır. Kendisini, demokraside ve insan haklarında daha ileri görünen ülkelerle kıyaslayan Ortadoğu insanı, içinde bulunduğu durumun kaotik boyutunu idrak etmeye çalışmakta ve içine itildiği bu hal, onu aşırı olumsuz etkilenmektedir.
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü ekonomik durumları oldukça kötü. Hayat standartları çok düşük ve mevcut iktidarlar, yaşam kalitelerini arttırmak için çok fazla bir çaba sarf etmiyorlar. Ülkelerinde ekonomik bir gelişme söz konusu olsa dahi, halkın genelinin refahında bir artış olmuyor. Ülkenin zenginlikleri belli kesimler tarafından paylaşılıyor, ülke geneline yayılmıyor.
Dünya, ekonomik olarak gelişirken ve büyürken, Ortadoğu bu gelişmenin ve büyümenin neresinde kalmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde iktisadi kalkınma yaşanırken ve buna paralel olarak insanların yaşam standartları yükselirken, Ortadoğu’da işler tam tersine gitmektedir. Hayat kalitelerinin iyileşmesi bir yana, daha da kötüye giden Ortadoğu insanı, zorunlu ihtiyaçlarını bile zor karşılar hale gelmektedir. Bazı Ortadoğu ülkeleri, iktisaden kalkınma hamleleri yaparak, ekonomik standartlarını yükseltmiş olmalarına rağmen, iktisadi yapılarının kırılgan olmasından dolayı, sağlıklı bir büyüme kaydetmekte zorlanmaktadırlar. Hak ettikleri bir yaşam kalitesinden oldukça uzak bir hayat sürdüğünü düşünen ve mevcut şartlar göz önüne alındığında yakın bir gelecekte, durumun düzeleceğinden pek de umutlu görünmeyen Ortadoğu insanının psikolojisi daha da bozulmaktadır. Ülkelerinin zenginliğini, bir avuç azınlığın yediğini görmek ya da ülkelerinin zenginliğinin yurtdışına aktığını müşahede etmek, Ortadoğu insanını daha da kahretmektedir.
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü ülkelerinin hiçbir saygınlığı kalmamış. Ne dünya siyasetinde, ne de bölge siyasetinde hiçbir prestijleri yok. Büyük devletlerin oyuncağı haline gelmişler. Mevcut iktidarlar, ülkelerini güçlendirmek için yeterli çabayı göstermedikleri gibi küresel güçlerin, ülkelerinin iç işleyişlerine müdahalelerine de fazla ses çıkarmamaktadırlar. Ortadoğu’daki gelişmeler karşısında sessiz kalan ve olanları seyretmekle yetinen iktidarların, ülkelerini bir kuklaya çevirdiğini düşünüyorlar.
Globalleşen dünyada uluslar arası siyaset, oldukça önemli bir yer tutmaya başladı. Uluslar arası siyasette hiçbir varlık gösteremeyen Ortadoğu devletleri, tamamen pasif bir dış politika izleyerek, kendilerini komik duruma düşürmektedirler. Ortadoğu devletleri, bırakın dünya siyasetine etki etmeyi, kendi coğrafyalarında bile söz sahibi değildirler. Ortadoğu devletleri, bu halleriyle küresel güçlerin oyuncağı haline gelmiş durumdadırlar. Dünya siyasetinden bu kadar edilgen olmak ve diğer devletler tarafından oyuncak gibi görülmek, Ortadoğu insanının gururunu incitmekte ve kendilerine olan güvenini ve saygınlığını zedelemektedir.
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü küreselleşen dünyada kendi benlikleri kaybolmakta. Kültürel değerlerini geçmişten geleceğe taşıyamıyorlar, günümüz dünyasında kendi kültürel değerlerini oluşturamıyorlar. Her geçen gün Batı dünyasının kültürel hegemonyası altına daha fazla giriyorlar. Ve ne yazık ki bu yozlaşmadan kurtulmak için hiçbir çaba sarfedilmiyor.
Ortadoğu, tarihsel derinliği olan bir coğrafyadır ve köklü bir geçmişe sahiptir. Yüzyıllar boyunca burada yaşayan insanlar, kendilerine özgü kültürlerini ve medeniyetlerini oluşturmuşlar ve yaşamışlardır. Ortadoğu’nun geçmişte inşa ettiği kültür ve medeniyet, hem bu topraklara hayat vermiş, hem de tüm dünyayı etkilemiştir. Dünya kültür ve medeniyetine büyük katkı sağlayan ve insanlık tarihini şekillendiren Ortadoğu kültür ve medeniyeti, geldiği nokta itibariyle geçmişinden çok çok uzaktır. Böylesine önemli bir tarihi mirasa sahip olan Ortadoğu insanının, artık kendi değerlerini üretememesi, Batı kültür ve medeniyetinin çöplüğü haline gelmesi utanç vericidir.
Ortadoğu insanı çok öfkeli. Çünkü ülkelerinde işler biraz iyiye gitse, siyasi ve ekonomik istikrar sağlansa, ülkeleri hemen karıştırılmak isteniyor. Ortadoğu insanına en ufak bir mutluluk bile çok görülüyor. Ülkelerinin başına olmadık çoraplar örülüyor. Halk ve iktidarın barışması, güçlü bir devlet yapısının kurulması engellenmek isteniyor.
Ortadoğu, sürekli olarak küresel güçlerin ilgi alanındadır. Ortadoğu’yu kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktan geri durmayan küresel güçler, Ortadoğu’yu kendi arka bahçeleri olarak görmektedirler. Ortadoğu’ya karşı hiçbir saygınlık duymayan ve burada yaşayan insanları hor gören küresel güçler, Ortadoğu’da işlerin biraz düzelir gibi olduğunu gördükleri an, derhal müdahale etmektedirler. Siyasal, ekonomik, kültürel velhasıl hangi hususta olursa olsun, Ortadoğu’da yolunda giden ve gelişme sağlanan bir durum yaşanırsa, hemen devreye girip bozgunculuk yapmaktadırlar.
Ortadoğu insanının öfkesi, her geçen gün daha da artmakta ve bir çığ gibi giderek büyümektedir…