Ortadoğu İnsanı Ne Yapmalı

 

 

Ortadoğu’nun gerçek sahipleri, Ortadoğu’yu sahipsiz bıraktı. Ortadoğu’nun gerçek sahipleri, Ortadoğu’ya sahip çıkamadığı için; Ortadoğu, küresel güçlerin oyun alanı haline geldi. Ortadoğu ile alakası olmayanlar, Ortadoğu’nun sahibiymiş gibi hareket etmeye başladılar. Ve sonuç olarak; Ortadoğu, artık Ortadoğuluların olmaktan çıktı.
Ortadoğuluların, yeniden Ortadoğu’nun sahibi olması için, oldukça zor bir süreci göze almaları gerek. Çünkü küresel güçler, Ortadoğu’da elde ettikleri üstünlüğü Ortadoğululara bırakmak istemeyeceklerdir. Ortadoğuluların, bu zorlu süreçte yapmaları gereken en önemli şey; bir araya gelmek, birlik olmak, birleşmektir…
Ortadoğu’nun birleşmesi, Ortadoğu’da akan gözyaşı ve kanın dinmesi için şart. Ancak Ortadoğu’nun birleşmesi çok ama çok zor. Küresel güçler, Ortadoğu’yu ayrıştırmak için öylesine ustaca planlar yaptılar ve yine bu planları öylesine ustaca tatbik ettiler ki; bugün için gelinen nokta itibariyle; Ortadoğu, sanki hiçbir zaman bir araya gelemeyecekmiş gibi darma dağın oldu.
Küresel güçler, Ortadoğu’yu bu hale getirmek için çok çaba sarf ettiler. Çok kafa yordular. Çok karmaşık ve çok detaylı stratejiler ürettiler. Yüzlerce kombinasyon geliştirerek, bütün ihtimalleri göz önünde bulundurarak, gerçekleşme olasılığı bulunan tüm olayları hesap ederek, çok sayıda senaryo hazırladılar. Sürprizlere açık kapı bırakmak istemiyorlardı. Ortadoğu’ya büyük ehemmiyet veriyorlardı. Ortadoğu’nun kontrolünü ellerinde tutmak, küresel güçler için çok önemliydi.
Küresel güçler, Ortadoğu’da kontrolü ele geçirmek için uğraşırken, Ortadoğu’nun gerçek sahiplerinin, bu duruma fazla bir direnç göstermemesi, hatta bazen küresel güçlerin icraatlarına çanak tutması, küresel güçlerin işini oldukça kolaylaştırmıştır. Küresel güçler, kendi başlarına çok uzun sürede yapabilecekleri şeyleri, yerli destekçileri sayesinde çok daha kısa bir sürede yapabilmişlerdir. Küresel güçlerin bundan sonraki hedefi; Ortadoğu’yu kalıcı olarak kontrol edebilmeyi başarmaktır.
Ortadoğu insanı, kendi ülkesinde ve kendi bölgesinde edilgen duruma düşürülmüştür. Ortadoğululara figüran rolü verilerek, başrol küresel güçler tarafından oynanmaktadır.  Kendi ülkelerinde küresel güçlerin oyuncağı haline gelen Ortadoğulular, ev sahibi olarak tekrar ipleri ellerine almaları gerektiğini anlamalıdırlar. Ortadoğu insanının figüranlıktan kurtulup, başrole geçmesi için kuvvetli bir motivasyona ihtiyacı vardır. Yenilmişlik, çaresizlik, eziklik ve umutsuzluk psikolojisiyle bir adım dahi atılamaz. Ortadoğu insanına, yeniden Ortadoğu’nun sahibi olacağı anlatılabilirse ve buna inandırılabilirse; bu yolda ilerleyebilmek için gereken motivasyon sağlanmış olacaktır.
Son yüzyıldır, özellikle de son birkaç yıldır yaşananlar, Ortadoğu insanının psikolojisini çok kötü bozdu. Ortadoğu insanı ruhen çöktü. Yaşanan olumsuzluklar, sonu gelmeyen terslikler, Ortadoğu insanını canından bezdirdi. Bir grup Ortadoğu insanı, gözyaşı ve kanla yoğrulurken, diğer bir grup Ortadoğu insanı da bunu seyrederken, hangi ruh sağlığından bahsedilebilir ki. Bu ruh hali, Ortadoğu insanını büyük bir karamsarlığın içine sürükledi.
Ortadoğu insanına kaybettiği özgüven tekrar kazandırılmalıdır. Ortadoğu insanı, eğer isterse kendi topraklarına hakim olabileceğini ve burada barışın tesis edilerek, huzurlu bir şekilde ve refah içinde yaşayabileceğini idrak etmelidir. Bunun için Ortadoğu halklarına “Ortadoğulu Olma Bilinci” kazandırılacaktır. Bugün küresel güçlerin oyuncağı haline gelmiş olan Ortadoğu halklarının, aslında büyük ve köklü bir medeniyetin kurucusu oldukları ve geçmişte çok büyük devletler kurdukları anlatılacaktır. Geçmişlerini gerçek manasıyla anlayan Ortadoğu halkları, bugünü daha iyi idrak edecek ve yarınını daha iyi şekillendirebilecektir.
Ortadoğu insanının, bugünü gerçek anlamıyla yorumlayabilmesi çok önemlidir. Bugünü hakiki manasıyla kavrayamayanlar, geleceklerini inşa edemezler. Ortadoğu insanının zihni, dumura uğramıştır. Küresel güçlerin sistematik olarak uyguladıkları kültür emperyalizmi neticesinde; Ortadoğu insanı, sağlıklı düşünme yetisini yitirmiştir. Buna bir de akan gözyaşı ve kan eklenince, Ortadoğu insanının beyni tamamen devre dışı kalmıştır. Ortadoğu insanını kafası, bir zihin çöplüğüne dönüştürülmüş ve düşünme fonksiyonları elinden alınmaya çalışılmıştır. Ne yazık ki küresel güçler, tüm Ortadoğu insanı üzerinde olmasa da, çoğu Ortadoğu insanı üzerinde planladıkları etkiyi sağlamayı başarmışlardır.
Bunun için evvela Ortadoğu insanının zihni arındırılarak, sağlıklı bir şekilde düşünmesi sağlanacak, sonrasında da Ortadoğu’da yaşananlar tüm gerçekliğiyle kendilerine izah edilebilecektir. Gerçekte, Dünya’da ve Ortadoğu’da nelerin olup bittiğinin farkına varan Ortadoğu insanı, neyi, nasıl ve niçin yapması gerektiğini anlayabilecektir. Ortadoğu insanının zihni, küresel güçlerin prangalarından kurtarılınca; Ortadoğu halkları, fikri özgürlüklerini kazanınca, ilerlemek ve geleceğe yürümek mümkün olabilecektir.
Ortadoğu insanı, küresel güçlerin yaptığı zihin operasyonunun etkilerinden kurtuldukça, kendi kimliklerini keşfetmeye başlayacaktır. Kendilerine dayatılan düşünce dünyası yerine, kendilerinin inşa ettiği bir düşünce dünyası kafalarında şekillendikçe, dünyaya olan bakış açıları da değişmeye başlayacaktır. Hemen olacak bir şey değildir bu. Bu değişimin kafalarda tam olarak oturması; ancak birkaç nesil geçtikten sonra mümkün olabilecektir. Değişim, özellikle de Ortadoğu’nun düşünce dünyasında olacak bir değişim, esaslı bir hamle yapmayı gerektirir ve gerçekten de hatırı sayılır bir zamana ihtiyaç vardır.
Ortadoğu insanına, kendi değerlerini temel alarak düşünmeyi öğrenmesi için, yol gösterici olmak gerekmektedir. Çok uzun bir zamandır, kendi değerleri yerine, küresel güçlerin kendisine empoze ettiği değerler üzerinden düşünmeye şartlandırılmış Ortadoğu insanını özüne döndürmek kolay bir iş olmasa gerek. Lakin zihinlerde bir devrim yapılmadığı müddetçe, hayatın içinde bir değişimi gerçekleştirmek mümkün değildir. Ortadoğu halkları, köklü bir geçmişe sahip olduğu için, başlangıçta zor da olsa, ilerleyen süreçle birlikte zihin devrimini muhakkak gerçekleştirecek ve kendi değerlerini yeniden üretmeye başlayacaktır.
Ortadoğu insanı, küresel güçler tarafından şartlandırılmış düşüncelerden kurtulup, kendi başlarına düşünmeye başlayınca; Ortadoğu’nun kurtuluşu için tek çarenin birleşmek olduğunu anlayacaklardır. Küresel güçlerin kuvveti karşısında, Ortadoğu devletlerinin tek başına mücadele etmesi, oldukça yetersiz kalır. Çünkü; gelinen nokta itibari ile küresel güçler, tarihsel süreç içerisinde muazzam bir güce ve kudrete ulaşmışlardır. Bugünkü şartlar çerçevesinde, Ortadoğu ancak birleşerek bu gücün karşısında durabilir. Birleşik Ortadoğu, küresel güçlerin bütün engellemelerine rağmen kurulduğu takdirde; küresel güçlerin dünya üzerindeki haksız ve adaletsiz yaptırımlarına karşı durabilecek tek güç olacaktır. Böylelikle Birleşik Ortadoğu, sadece kendi bölgesinde değil, tüm dünyada Hak ve Adaletin teminatı haline gelecektir.
Ortadoğu’nun birleşmesi gerektiği bilincinde olan Ortadoğu insanı, küresel güçler karşısında ayakta kalabilmek için tek yolun birleşmekten geçtiği gerçeğini, Ortadoğu halklarına ve devlet adamlarına izah etmek için elinden geleni yapma gayreti içinde olacaktır. Birleşik Ortadoğu’ya inanmış olan Ortadoğu insanı bunu yaparken; salt sloganik bir söylem geliştirmek yerine, kendi içinde son derece tutarlı ve disipline edilmiş bir strateji oluşturacak ve amacına ulaşmak için yürüdüğü bu yolda ilerlerken bu stratejiyi esas alacaktır. Sadece slogana dayalı ve günübirlik atraksiyonlarla uzun vadede bir yere varılamayacağının bilincinde olan Ortadoğu insanı, uzun soluklu bir yürüyüş yapmak için gerekli argümanları ortaya koyma azim ve kararlılığındadır.
Ortadoğu’nun birleşmesi gerektiği bilincinde olan Ortadoğu insanı, Ortadoğu halklarının ve devlet adamlarının zihinlerini, küresel güçlerin çöplüğü olmaktan kurtararak, bu zihinlerde yeni ufuklar açmaya çalışacaktır. Öyle ki; Ortadoğu insanı, zihninde Birleşik Ortadoğu’yu kurabilsin ve Ortadoğu birleştiğinde nasıl bir dünya inşa edilebileceğini hayal edebilsin. Çünkü; eğer insan bir şeyi hayal edebiliyorsa, o şeyi başarabilir. Yeter ki, hayal ettiği şeyi gerçekleştirebileceğine inansın ve gereken çabayı ve gayreti gösterebilsin. Nihayetinde; geçmişinde çok büyük medeniyetler inşa etmiş olan ve çok güçlü devletler kurmuş olan Ortadoğu halkları, yine büyük bir devlet ve büyük bir medeniyet kurabilme yetisine sahiptir.
Ortadoğu’nun birleşmesi gerektiği bilincinde olan Ortadoğu insanı, Ortadoğu’nun nasıl birleşeceği hususunda da yol gösterici olacaktır. Ortadoğu insanı, Ortadoğu’nun birleşme sürecini, ortak akıl yürüterek mutlaka nihayetlendirecektir. Birleşmenin nasıl olacağı konusunda bir düşünce disiplininin geliştirilmesi ve uygulamaya konulması için çalışmalar yapılarak, birleşme sürecinin daha hızlı ve daha sağlıklı gerçekleşmesi için gayret gösterilecektir.
Ortadoğu’nun nasıl birleşeceği, hangi şartlar ve kurallar çerçevesinde bir bütünleşme sağlanacağı hususunda geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç vardır. Biraz zaman alsa da bu soruların hepsine bir yanıt bulunacak, birleşme süreci Allah’ın izniyle en güzel şekilde sonuçlandırılacaktır. Önemli olan; Birleşik Ortadoğu’yu inşa etme niyetiyle yola çıkmaktır, gerisi gelecektir…