Ortadoğu Neden Birleşmeli

 

 

Ortadoğu coğrafyasını paylaşan devletler, ortak bir geçmişten gelmektedirler. Yüzyıllardır aynı topraklarda yaşayan Ortadoğu halkları, aslında tek bir kültürün farklı yüzleridir.
Ortadoğu’nun geçmişi ortak olduğu gibi geleceği de ortak olacaktır. Ortadoğu devletleri, bu gerçeği ne kadar çabuk idrak ederlerse, sorunlarına da o kadar çabuk çözüm bulacaklardır. Sanki farklı bir geleceğe sahip olacaklarmış gibi birbirlerine sırt döndüklerinde  veya birbirlerine hasım olduklarında, kendilerini ve diğer Ortadoğu ülkelerini zora sokacaklarını bilmelidirler.
Ortadoğu ülkelerini geçmişlerinden ve öz kültürlerinden koparıp, birbirlerine düşman eden küresel güçler, Ortadoğu’nun istikrarsızlığından nemalanmaktadırlar. Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin güçsüz ve zayıf olması sayesinde Ortadoğu’nun zenginliklerini rahat bir şekilde sömüren küresel güçler, bölüp parçalayarak kolay lokma haline getirdikleri Ortadoğu’da istedikleri gibi at koşturmaktadırlar. Ortadoğu ülkeleri de bilerek ya da bilmeyerek bu küresel güçlerin oyununa gelmekte ve yaptıkları saçma sapan işlerle, küresel güçlerin ekmeğine adeta yağ sürmektedirler.
Ortadoğu ülkeleri, bulundukları coğrafyaya sahip çıkmak zorundadırlar. Ortadoğu ülkeleri, Ortadoğu coğrafyasını bir bütün olarak görmek mecburiyetindedirler. Sadece kendi topraklarına sahip çıkıp, diğer Ortadoğu devletlerinin topraklarında yaşanan hadiselere yabancı kalan Ortadoğu ülkeleri, kendi geleceklerini de tehlikeye attıklarını bilmelidirler. Kendi topraklarında herhangi bir olumsuzluk yaşanmasa dahi, komşusunda cereyan eden bir olumsuzluğun dönüp dolaşıp çok kısa bir zamanda kendisine de ulaşabileceğini idrak etmelidirler.
Ortadoğu coğrafyası, kendi içerisinde bir ahenge sahip olmalıdır. Eğer bu ahenk olmazsa, Ortadoğu’nun herhangi bir köşesinde çıkacak en ufak bir huzursuzluk dahi, genel bir kargaşanın doğması için uygun bir ortam oluşturabilecektir. Ortadoğu’nun herhangi bir yerinde vuku bulan kötü bir olayın, Ortadoğu’nun diğer yerlerinde nasıl bir yankı bulacağını, ne gibi sonuçlar doğuracağını önceden kestirmek her zaman mümkün değildir. Ortadoğu, oldukça zor bir coğrafyadır ve çok bilinmeyenli denklemler koyar insanın önüne genellikle. Parça parça ele alındığında ve olaylar tek başına analiz edildiğinde, bütünü yakalamak mümkün olmaz. Bütünün ahengi bozulduğunda, ülke bazında tek tek çözümlemeye gitmek hiçbir anlam ifade etmez Ortadoğu coğrafyasında. Ortadoğu ülkeleri, kendi aralarında güzel bir ahenk oluşturmadıkları sürece; aslında her birinin, bir bütünün parçaları olduğunu ve bütünü göremedikleri sürece huzur bulamayacaklarını idrak etmedikleri müddetçe, Ortadoğu’da işler rayında gitmeyecektir.
Ortadoğu’nun zemini çok kaygandır. Ayakta kalmak, dik durmak kolay değildir. En ufak bir sendeleme dahi, bir anda alaşağı edebilir insanı. Bu yüzden, sendelemeye dahi meydan vermeyecek şekildi dengeli olmak, dimdik durmayı muhafaza edebilecek kararlılığı gösterebilmek önemlidir. Dengeyi korumak için, tek bir Ortadoğu ülkesinin gayret sarf etmesi de yeterli değildir. Denge için tüm Ortadoğu ülkelerinin birlikte gayret sarf etmeleri gerekmektedir. Denge; ancak hep birlikte hareket edilebilirse sağlanabilir. Her bir Ortadoğu ülkesinin, birbirini kollayıp gözettiği ve birbirine destek olduğu müddetçe gerçekten bir denge sağlanabilir. Ortadoğu ülkeleri, birbirlerinin ağır basan yönlerini ve hafif kalan taraflarını dengelemek için karşılıklı etkileşim içinde olmalıdırlar. Etkileşim, ülkelerin ağırlıklarını Ortadoğu’ya dengeli bir şekilde dağıtmalı; Ortadoğu coğrafyası, kendi içinde tutarlı bir bütünlük oluşturacak şekilde gün yüzüne çıkmalıdır.
Ne yazık ki; birbirlerinin dertleriyle, sıkıntılarıyla ilgilenmeyen, hatta birinin başına kötü bir şey geldiği zaman diğeri sevinen bir Ortadoğu ülkesi tiplemesi günümüzün acı bir gerçeğidir. Küresel güçlerin kuklası haline gelmiş bazı Ortadoğu ülkelerinin yöneticileri, hem kendi ülkelerini hem de komşu ülkeleri büyük zararlara uğratmaktadırlar.
Ortadoğu ülkeleri bir araya gelseler ve yeterli sinerjiyi oluşturabilseler, kısa zamanda tüm sorunlarını çözmüş olacaklardır. Ortadoğu halkları zaten kardeştir. Kaynaşmaya ve aynı yolda birlikte yürümeye müsaittirler. Ortadoğu halkları, kasıtlı olarak birbirlerine karşı soğutulmuş ve hatta bazıları birbirine düşman edilmiştir. Geçmişte hiçbir zaman var olmayan, tamamen suni devletler bir anda ortaya çıkarılmıştır. Küresel güçlerin oyununa gelen ve yerli işbirlikçilerle iktidarları ellerinden alınan Ortadoğu insanı, uzun yıllar kan ve gözyaşına maruz bırakılmıştır.
Ortadoğu, bir bütündür. Ortadoğu’daki  bir devletin tek başına huzur bulması mümkün değildir. Ya tüm Ortadoğu’ya barış, huzur ve refah gelecektir ya da Ortadoğu sürekli kan ve gözyaşıyla yıkanmaya devam edecektir.
Şu an dünyaya bakıldığında, küresel dengeleri belirleyen birkaç aktör bulunmaktadır.  Güçlü devletler kendi stratejilerini belirleyip, yeryüzünde tatbik etmektedirler. Ve ne yazık ki bu devletlerin idare ettiği şimdiki dünyada Hak ve Adalet bulunmamaktadır. Yeryüzünde Hak ve Adaleti temsil eden ve uygulamaya çalışan güçlü bir devlet ya da devletler topluluğu yoktur. Ortadoğu devletleri tek başlarına sahip olamadıkları güce, bir araya gelerek sahip olabilirler ve öncelikle Ortadoğu’ya daha sonrasında ise tüm Dünya’ya Hak ve Adaletin gelmesi için mücadele edebilirler.
Ortadoğu’daki olası bir birleşme, sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmayıp zamanla çevre ülkelerin katılımıyla daha da büyüyebilecektir. İlk etapta on beş ülke ile başlayacak olan bu birliktelik, ileri bir süreçte çok daha fazla ülkenin dahil olmasıyla yeryüzünde huzurun ve barışın teminatı olacaktır.
Hiçbir Ortadoğu devletinin, diğer bir Ortadoğu devletine hükmetmeye çalışmadığı ve yine hiçbir Ortadoğu halkının, diğer bir Ortadoğu halkını ezmeye ve sömürmeye kalkışmadığı; karşılıklı sevgi, saygı ve güvene dayalı bir birleşme, Ortadoğu için hayal olarak görülebilir. Oysa bu bir hayal değildir. Çünkü; Ortadoğu’da sınırları cetvelle çizilerek kurulan devletler, birbirlerinden ayrıştırılmış olsa da; Ortadoğu halkları birbirinden ayrışmamıştır. Ortadoğu insanının nazarında, Ortadoğu halkları kardeştir. Kırgınlıklar, kızgınlıklar, küskünlükler olabilir. Kardeşler bazen birbirini üzebilir. Ama en nihayetinde kardeşlik hukuku üstün gelir ve kötü şeyler unutulur.
Ortadoğu’da yer alan 15 devlet; Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen'in aynı anda birleşmesi belki mümkün olmasa da birkaç devlet bir araya gelerek muhtelif şekillerde birliktelikler oluşturarak, daha ilerideki toplu birleşmenin temellerini atabilirler. Diğerlerine kılavuzluk yapacak bu ilk hamleler çok önemlidir.
İsrail, Birleşik Ortadoğu’ya dahil olmamakla birlikte, 1967 sınırları çerçevesinde Ortadoğu’da varlığını sürdürecektir. İsrail’in güvenliğinin teminatı Birleşik Ortadoğu’nun kendisidir. İsrail Devleti’nin, zalim tavrını sürdürdüğü müddetçe Birleşik Ortadoğu’ya dahil olması düşünülemez. Ancak, en eski Ortadoğu halklarından biri olan İsrail Devleti vatandaşları, Birleşik Ortadoğu’nun da vatandaşı olma hakkına sahiptir. İsrail’in, devlet olarak Birleşik Ortadoğu’ya girmesi söz konusu olmasa da; isteyen her İsrail vatandaşı, öncelikle söz konusu 15 ülkeden birinin vatandaşlığına, sonrasında ise doğal olarak Birleşik Ortadoğu vatandaşlığına geçebilir.
Ortadoğu’nun birleşme sürecinde; ya siyasetçiler öncü olacak ya da halk yüksek sesle bu talebini dile getirecektir. Her ne şekilde olursa olsun, birleşme yanlısı olanlar olduğu gibi birleşme karşıtı olanlar da olacaktır. Her fikre ve düşünceye karşı hoşgörülü olunmalı ve Ortadoğu için neyin iyi, neyin kötü olduğu çok iyi analiz edilmelidir.
Ortadoğu’nun geleceğini düşünen ve Ortadoğu’yu güzel günlere taşımak isteyen herkes, Ortadoğu’nun mevcut devletlerini yani Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen'in, bir araya gelerek “Birleşik Ortadoğu”yu kurması temennisiyle yola çıkmalı ve bu temenninin vücut bulması için elinden ne geliyorsa yapmalıdır. Bunun için öncelikle; “Birleşik Ortadoğu”nun fikri temellerinin ortaya konulması için çalışmalarda bulunulacaktır. Bu suretle, belki de yıllar sonra gerçekleşecek bir hayali bugünden öngörerek, geleceğe ışık tutulmuş olacaktır.